Türkiye'nin İlk ve Tek Cruise Temalı Seyahat Dergisi

Ofis Tasarımları Konusunda Uzmanlaşmış HABİF MİMARLIK İle Mimari Projeler Üzerine Çok Özel Röportaj

Hakan Habif & Çağrı Kaan Çetin / Habif Mimarlık Kurum Sözcüsü

-Habif Mimarlık, ofis tasarımları konusunda uzmanlaşmış bir ofis. Olka / Skechers, Spyke Games, Ünlü&Co, Arzum ve Pronet bunlardan sadece birkaçı. Bu marka ve kimlik çeşitliliğinde öncelikleriniz ve sizi farklı kılan özellikleriniz neler?

Ana bir amaç için bir araya gelmiş, uzun zamandır birlikte çalışan, genç ve dinamik bir kadroyuz: “Zamansız” tasarımlar yapmak.

İşlerimizi trend ve modalara uymak adına kurgulamıyoruz. Aksine, işimiz değerini geçen zamana rağmen korumalı. Güncel gelişmelerden elbette ki faydalanıyoruz, ama zamanın ruhunun yaptığımız işin önüne geçmesini de istemiyoruz. Bu aslında hassas bir denge meselesi. Uzun zamandır bu amaç uğruna çalışan bir ekip olduğumuz için bu dengeyi kurmak artık bizim için bir içgüdü.

- Mimariye bakış açınız ve tasarım felsefeniz hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Özünde iddialı olmaktan hoşlanmayan bir ekibiz, ancak “Zamansız” tasarımlara imza atmak konusunda pek alçakgönüllü olamıyoruz maalesef. Bunda iddialıyız.

Bunun anahtarı, tasarlanan şey ne olursa olsun öncelikli olarak işlevini doğru olarak yerine getirebilmesi. Makine gibi çalışan planı ortaya koyduğunuzda, uzun süre kullanılabilecek değerli tasarım ürünün temelini atıyoruz.

Aynı şeylere takılı kalmamak, güncel kalmak da çok önemli. Açık ve demokratik çalışma ortamımız var. Aramızdaki en yeni stajyerin fikri, en eski arkadaşımızınki kadar değerlidir.

Biraz da duygusal yaklaşıyoruz işlerimize. Projeye başladığımız dakikadan itibaren, evse o artık bizim evimiz, ofis ise bizim ofisimiz oluyor. Müşterimiz ile tüm süreci içinde yaşayarak geçiriyoruz.

-Tasarımlarınızda genel olarak hâkim olan bir tarz, bir imza dokunuşunuz var mı?

Doğal malzemeleri ve dokuları kullanmayı seviyoruz. İşlerimizde dokusuz, plastik yüzeyler görmezsiniz. Yapılan işin sadece göze değil, tene de hitap etmesi bizim için önemlidir. Sadece göze hoş görünmekle kalmayıp, sizi dokunmaya davet eden doğal yüzeyler, tasarım ögeleri her projemizde vardır.

-Biraz da yakın zamanda tamamlanan Tezmarin projesinde bahsedelim.

Tezmarin’in işinin büyük parçası deniz. Aslında mimarinin oyuncakları olan malzemeler, denize dair söz söylemek için çok sert. Bu yüzden genelde denize atıfta bulunan tasarımlar, abartılı çizgiler sergiler. Bunu yapmak istemedik. Daha sakin, yumuşak dokunuşlar ile ufak espriler üzerinden bunu anlatmak, göstermeden kullanıcıya denizi hissettirmeyi amaçladık.

Dalgaları anlatmak için belki de en zor malzeme taş. Bir meydan okuma olarak ele aldık bunu. Traverten taşını karşılama bankosunda çok ince şekilde işleyerek, dalgaları ifade eden yumuşak ve ritmik bir form ile kullandık.

Duvar yüzeylerinde ise ahşap dikmeleri, yumuşak açılarla farklı yönlere bakar şekilde yerleştirdik. Mekânın derinliğinden baktığımızda, denizin ileri geri hareket eden dalgalarına atıfta bulunan cepheler elde ettik.

-Tezmarin gibi eski ve köklü bir gruba tasarım yapmanın ayrıcalıkları ve zorlukları nelerdi?

Tezmarin’in anlatılacak hikayesi var ve bu bir mimar için olabilecek en iyi malzeme. Bunu anlayıp, iyi anlattığımız zaman zaten iyi tasarımın temelleri atılıyor.

Tezmarin’de bu hikâye başrol oyuncusu. Kazanılan kupalar ve ödüllerin ve Tezman Ailesi’ne ait koleksiyonların sergileneceği alanları tasarlamak gerçekten çok keyifli oldu.

-Ofis tasarımlarıyla öne çıkıyorsunuz ancak ev tasarımlarınız göz dolduruyor. Bahçeköy projeniz ödül aldı. 'Boğazda bir Köşk', SB Bebek Evi, E Pool House büyük beğeni topladı. Ev tasarımlarınızı ofis tasarımlarınızdan ayıran yaklaşım nedir?

Ev tasarımlarına da aynı bakış açısı ile yaklaşıyoruz. Birer dekorasyon projesi gibi değil, mimari proje gibi ele almak bizim için önemli. Ev işlerinin dinamikleri çok farklı. Kişisel tercihler, ihtiyaçlar ve zevkler çok değişkenlik gösteriyor. Bunları iyi analiz edip bizim ve müşterilerimizin ortak ruhunu yansıtacak Zamansız mekanları yakalamayı hedefliyoruz.

Bahçeköy Evi projesi önemli bir mihenk taşı oldu. Önemli uluslararası kuruluşlar tarafından değerlendirilmek ve ödüllere layık görülmek bizi çok mutlu etti. Boğazda bir Köşk; konumu ve tarihi bir binada yer alması bakımında çok özel bir iş. E Poolhouse çok küçük bir alanı olmasına rağmen, nakış gibi tüm detayları ince çalışılmış bir kaçış mekânı. SB Evi ise, Çeşme Ovacık’ta doğayla iç içe ev projesi. Devam eden birçok ev projemiz daha var, her biri kendi içinde ayrı bir dünya, ayrı bir hikâye barındırıyor.

-Yat tasarımında nerede duruyorsunuz? Bu projelerinizi diğerlerinden ayıran özellikler neler?

Yat iç mekanı tasarımı ilk adımları atmaya başladığımız bambaşka, yeni ve heyecanlı bir dünya. Dinamikleri çok farklı. Kısıtlı hacim içinde, esnek ve minimal tasarımlar ile akılcı ve vurucu çözümler geliştirmeyi gerektiriyor. Aslında devasa projeler zor görülse de, küçük işler aslında daha zordur. Daha fazla titizlik ve özen ister. Bu deneyimi kendi çizgimiz ile yat tasarımlarına aktarabilmek heyecan verici bir mücadele. Neticede özünde işlev öncelikli yaklaşımla, dekoratif ve kalabalık süslerden uzak, yalın ve zamansız tasarımlar olacak.

-Bize biraz da gelecek projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Bodrum’da bir İtalyan müşterimize ait ev projemizin inşaat süreci devam ediyor. Bahçeköy, Bebek, Beykoz, Arnavutköy gibi birçok konumda devam eden işlerimiz var. Bolu’da bir dağ evi projemiz başlıyor. Çeşme’de proje süreci tamamlanmış inşaat başlangıcını bekleyen işlerimiz var. Ofis kısmında Spyke Games ofisinin inşaatı devam ediyor.

Çok özel tarihi bir binada yer alacak bir otel projemiz olacak. Bununla beraber Akasya Alışveriş merkezi için Ak-İş Gyo ile birlikte farklı bir alışveriş deneyimi yaratacak bir projemiz var.

-Bu kadar yaratıcı düşünce geniş bir dünya görüşü ve vizyonla besleniyor olmalı diyoruz. Sık seyahat eder misiniz? Seyahat ve özellikle cruise hayatınızın neresinde?

Sanat başta hepimizi besleyen birinci kaynak. Özel hayatlarımızda farklı zevk ve eğilimlere sahip insanlarız ve ofisimiz de bunu yansıtır, tablo ve heykellerin arasında, raflarda sevdiğimiz kitaplar, sevdiğimiz müzikleri dinleyerek çalışırız. Ama bu bir yere kadar yetiyor insana. İşte o zaman seyahat gerekiyor.

Çağrı doğaçlama yolculuk yapmayı sever. Çizdiği rotalar mutlaka güncel ve tarihi mimari eserleri içermekle beraber, tesadüfi girdiği yollarda bulduğu saklı güzellikler onun en büyük keyfi. Hakan’ın yeni zevki kite sörfü. Kite sörf yapabileceği eğitimlerin ve imkanların olduğu yurt içi ve yurt dışı seyahatlerin peşinde. Her sene mutlaka yurt dışı seyahati yapan arkadaşımız da var, her tatilde aynı yazlıkta, ailesinin yanında dinlenmeyi tercih eden de… Bunları bir araya geldiğimizde birbirimize aktarmak, deneyimleri paylaşmak bizim için çok değerli.

Curise az da olsa deneyimlesek de ana tatil tercihimiz değil. Bu sorulara cevap verirken fark ettik, belki bir gün ofis olarak kısa bir destinasyon planlayabilmek, ortak bir seyahat deneyimi yaşayabilmek iyi bir fikir.