image/svg+xmlOpenclipartship wheel2012-01-25T14:38:02Captains ship wheelhttps://openclipart.org/detail/167462/ship-wheel-by-thebytemanTheByteManshipship wheelwheel
search
Cruise Blog, Hikâyelerin İçinden Geçerek Yol Almak: Doğu Kanada & New England Kruvaziyer Turu

Hikâyelerin İçinden Geçerek Yol Almak: Doğu Kanada & New England Kruvaziyer Turu

Hikâyelerin İçinden Geçerek Yol Almak: Doğu Kanada & New England Kruvaziyer Turu

“Dünya bir kitaptır, seyahat etmeyenler onun yalnızca bir sayfasını okur.” — Aziz Augustinus

Kuzey Amerika’nın Atlantik kıyılarında süzülen bir geminin güvertesinden bakmak, şiirsel bir deneyim. Tarihle örülü limanlar, sisli koylara sarılmış köyler ve her gün doğumunda yepyeni bir hikâye… Yakın zamanda çıktığım Doğu Kanada & New England kruvaziyer turu, sadece bir yolculuk değildi — bu; eski dünyanın zarafeti, sonbahar yapraklarının alev alev renkleri, tereyağında pişmiş ıstakozlar ve yüzyıllar önce bu kıyılarda yolculuk eden kaşiflerin yankılarıyla dokunmuş bir yolculuktu.

Şimdi gelin, birlikte hatırlayalım.

 

 

Boston, Massachusetts – Her Şeyin Başladığı Yer

Öne Çıkanlar: Freedom Trail, Quincy Market, Beacon Hill

Boston’un taş döşeli sokakları beni eski bir dost gibi karşıladı. Gemiden iner inmez, şehrin devrimci geçmişine uzanan 4 kilometrelik Freedom Trail’i yürümeye başladım. Paul Revere’in Evi, Old North Kilisesi, bağımsızlık uğruna atılmış her adımın yankısı kulaklarımdaydı.

Ama Boston sadece tarih değil; ruhuyla da büyülüyor. Beacon Hill’de gaz lambaları hafifçe titrerken sarmaşıklarla kaplı evlerin arasından geçtim. Harvard Square yakınlarında küçük, eski bir kitapçıya girdim. Yaşlı sahibi bana gözlüklerinin ardından Emerson’dan bir alıntı yaptı:

“Güneşte yaşa, denizde yüz, vahşi havayı içine çek.”

Bu, sanki bir davetti.

Uploaded Image

Portland, Maine – Tuzlu Rüzgâr, Tereyağlı Istakoz

Öne Çıkanlar: Old Port, Portland Head Light, Istakoz büfeleri

Portland, bir suluboya tablo gibi: Yumuşak çizgiler, deniz kokan rüzgârlar, sanata gönül vermiş bir ruh hali. Gemi yanaşırken, beyaz gövdesiyle Portland Head Light deniz feneri karşıladı bizi — çiçeklerle bezeli kayalıklara gururla yerleşmiş, sanki yüzyıllardır burada duruyormuş gibi.

Old Port bölgesinde sanat galerileri, fırınlar ve butik dükkânlar arasında dolandım. Eventide Oyster Co.’da ıstakozlu sandviç yedim: Limonlu tereyağında hafifçe ısıtılmış, ağzımda dağılan bir başyapıt. Yanına eşlik eden soğuk beyaz şarap, güneşi yakalamış gibiydi.

Yerel halk sohbet ederken, balıkçılar sabahın avını indiriyordu. O an bir kartpostal yazdım:"Cenneti bir ıstakoz büfesinde buldum."

Uploaded Image

Saint John, New Brunswick – Gelgitlerin Şehri

Öne Çıkanlar: Fundy Körfezi, Reversing Falls Rapids, Saint John Halk Pazarı

Kanada’ya geçmek, bir düşe adım atmak gibiydi. Saint John, Fundy Körfezi’nin kıyısında, dünyanın en yüksek gelgitlerine ev sahipliği yapıyor. Reversing Falls Rapids’i izledim — koca nehrin yön değiştirmesi; doğanın mühendisliğiyle övündüğü bir gösteri gibiydi.

Kanada’nın en eski çiftçi pazarı olan Saint John City Market’te dolaştım. Akçaağaç şurubu, el yapımı hediyelikler, keman sesleri… Tüm duyularımı sarhoş eden bir deneyimdi. Pazarda karşılaştığım bir Akadyalı kadın şöyle dedi:

“Bu toprak her adımı hatırlar. Bizi getiren denizdir, ama bizi burada tutan hikâyelerdir.”

Uploaded Image

Halifax, Nova Scotia – Tarihin Kalbe Demir Attığı Yer

Öne Çıkanlar: Citadel Hill, Peggy’s Cove, Titanic Mezarlığı

Halifax, denizi kalbinde taşıyan bir şehir. Citadel Hill’e tırmandım, öğle topu liman üzerinden yankılandı. Ardından Fairview Lawn Mezarlığı’na uğradım — Titanik faciasının sessiz tanıkları, beyaz mermerler arasında sonsuz uykudaydı.

Ama şehirde neşe de vardı. Kısa bir yolculukla vardığım Peggy’s Cove, granit kayalıklar üzerinde dimdik duran efsanevi deniz feneriyle büyüleyiciydi. Yerel halk, Peggy’nin bir gemi kazasından kurtulup buraya yerleştiğine inanıyor — ve bu kayalıkları görünce, nedenini anlıyorsunuz.

Uploaded Image

Charlottetown, Prince Edward Island – Yeşil Tepeler, Kızıl Kıyılar

Öne Çıkanlar: Green Gables Evi, Victoria Row, Kırmızı Kumlu Plajlar

İtiraf ediyorum: PEI’ye, Anne için geldim. Lucy Maud Montgomery’nin o kırmızı saçlı hayalperesti çocukluğuma damga vurmuştu. Green Gables Heritage Place’i gezmek, sevilen bir kitabın sayfalarında yürümek gibiydi.

Adanın manzaraları ise şiirsel: Yeşil tepeler, yabani çiçekler ve kızıl plajlar, adeta bir ressamın fırçasından çıkmış gibi. Victoria Row’da kafelerde oturdum, canlı müzik dinledim, ahududu şerbeti (evet, gerçekten var!) içtim.

Montgomery demişti ki:

“Hayallerinizin gerçekleşmesi ne kadar güzel bir şey, değil mi?”Evet Anne. Gerçekten öyle.

Uploaded Image

Québec City, Québec – Fransız Ruhu, Kuzey Işığı

Öne Çıkanlar: Old Québec, Château Frontenac, Montmorency Şelalesi

Saint Lawrence Nehri boyunca ilerleyip Québec City’ye vardığınızda, sanki bir masala adım atmışsınız gibi hissediyorsunuz. Old Québec, taş duvarları, faytonları ve ihtişamlı Château Frontenac ile bir kar küresi gibi.

Petit-Champlain sokaklarında dolaştım, Kuzey Amerika’nın en eski alışveriş bölgesinde küçük dükkânlar, sanatçılar ve sıcak çikolata ile tanıştım. Montmorency Şelalesi, gökyüzüne ulaşmak ister gibi gürleyerek akıyordu. O gece fondü eşliğinde Québec şarkıları dinledim; Avrupa’ya değil, kalbime yolculuk yapmış gibiydim.

 

Bar Harbor, Maine – Doğaya Açılan Kapı

Öne Çıkanlar: Acadia Ulusal Parkı, Cadillac Dağı, Jordan Pond House

Yolculuğun güneyine dönerken, Bar Harbor bana ender bulunan bir şeyi sundu: Huzur. Cadillac Dağı’nın zirvesinde gün doğumunu izledim. Gökyüzü, kehribar gibi yırtıldı. Rüzgâr çam ve tuz kokuyordu.

Acadia Ulusal Parkı’nın yürüyüş parkurlarında dolaşırken Thoreau’yu hatırladım:

“Ormanda yürüyüşe çıktım ve ağaçlardan daha uzun döndüm.”

Jordan Pond House’da çay ve taze çörekler eşliğinde göle karşı oturmak, vedaya en güzel hazırlıktı.

Uploaded Image

Denizle Buluşan Ruh

Doğu Kanada & New England kruvaziyer rotası, yalnızca bir güzergâh değil — her limanı ayrı bir lezzet, manzara ve hikâye ile örülmüş bir yolculuk şiiri. Nova Scotia’da elma şarabı yudumlamak, Boston’da Whitman okumak, PEI’de keman seslerini dinlemek… Bu yolculuk, rotayı değil, ruhu değiştiriyor.

Ve gemi Atlantik’in alacakaranlığına doğru yol alırken, fark ediyorsunuz ki bu yerleri sadece görmediniz.Onları hissettiniz.